:: YAZI

Eklenme: 15.05.2020 14:56 


GÜL DİKENİ
ÂR İLE HÂYAMIZ
Âr ile Hâyamızı, kapı ardına koyduk.
Utanma nedir bilmez, bu zamane gençliği.
Kirlenen havamızı, zehir içerek doyduk.
Zerre kadar irkilmez, bilmez zaten hiçliği.
MEDENİYET DEDİLER, ÇAĞDAŞ KAPILAR AÇIK,
HARAM/HELAL YEDİLER, SOKAKLAR DOLU KAÇIK.
KEMÂLİ
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ” BİR ZİNA TUZAĞIDIR!
Hüsran asrı zamanımızda, Sapla/Samanın birbirine karıştığı kaos zaman diliminde, Sözüm ona; “Kadınlara yönelik Şiddet ve Aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele (!)” ne ise, bilinen adıyla Avrupa konseyi sözleşmesi,11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılan mahut ve malûm sözleşmedir.
Onların ifadesiyle: “Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, bu sözleşmenin temel taşlarını oluşturmaktadır. Ayrıca, toplumun her ferdini, özellikle de erkekleri ve erkek çocuklarını, tutumlarını değiştirmeye davet ederek, bireylerin vicdanlarını ve düşüncelerini değiştirmeyi amaçlamaktadır. Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir hoşgörü ve inkar kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.” Cilalı sözleri bu sözleşmeyi anlatır.
Şu ifadelere dikkat edin: “Gelenek, Töre, Din, yada “Namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmemesinin sağlanması.”
VE okuyun: “Sözleşme taraf devletlere, aşağıda belirtilen davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kιlmaktadιr:
- Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)
- Taciz amaçlı takip;
- Tecavüz dahil, cinsel şiddet;
- Cinsel taciz;
- Zorla evlendirme;
- Kadınların sünnet edilmesi;
- Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.
Burada açıkça verilmek istenen mesaj, kadınlara yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin özel hayatta saklı kalacak konular olmadığıdır. Aksine, mağdur olan kimse failin eşi, hayat arkadaşı yada ailenin bir ferdi ise, aile içinde işlenen suçların özellikle travma yaratıcı etkisini vurgulamak üzere bu kişinin cezası daha da ağırlaştırılabilir.”
Cemil Denizli kardeşimiz “ZİNA BASKINI. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN AMACI AİLESİZ, SAPKIN FUHUŞ TOPLUMUDUR!” başlıklı bir mesaj gönderdi.
Bu mesaj İnternet sitelerinin çoğun da da yayımlandı sanırım.
“Şehir dışında çalışan Emre Ç. karısına sürpriz yapmak için evine habersiz gelince kadının eve bir erkek aldığını görüyor. Çocuğu yan odada uyurken diğer erkeğin de yarı çıplak biçimde diğer odada olduğunu görüp durumu cep telefonuyla kaydedip kendi Facebook sayfasından yayınlıyor.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun nedeniyle bundan sonra olacak şeyler:
1) Boşanma davasına delil olarak sunacağı bu görüntüler, rıza dışı çekildiği için "hukuk dışı elde edilmiş delil" olarak kabul edildiğinden tazminat istemi reddedilecek.
2) Boşanma davası sürerken bu kadına iştirak nafakası ve boşandıktan sonra da yoksulluk nafakası ödeyecek.
3) Çocuğun velayeti kadına verilecek ve erkek çocuk için de bu kadına ayrıca iştirak nafakası ödeyecek.
4) Kadın beyanını esas alan 6284 sayılı kanunun 8/3 maddesindeki "Şiddetin uygulandığı hususunda delil ve belge aranmaz." hükmü gereceğince bu kadın şiddet gördüğünü iddia edip mağdur adam aleyhine tedbir kararı çıkartacak ve bunu delil olarak kullanacak.
5) Kadın ve kadının eve aldığı erkek TCK 134/1 "Özel Hayatın Gizliliğini İhlal" maddesinden aldatılan ve mağdur edilen adam hakkında ayrı ayrı suç duyurusunda bulunacak bunlar davaya dönüşecek ve zaten mağdur olmuş adam iki ayrı dosyadan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
Birileri kadına şiddet mi var diyordu? Feminist terör örgütlerinin yalanlarına kanmayın. Şiddetin en temel nedeni, pozitif ayrımcılık adı altında kadınlara sınırsız özgürlük ve sınırsız iftira atma olanağı tanıyan, fuhuş toplumu üretmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi ve ona dayalı çıkarılan 6284 sayılı iftira kanunudur!

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN AMACI AİLESİZ, SAPKIN FUHUŞ TOPLUMUDUR!
Feminizm'in bilerek bilmeyerek arkasından giden, kadına pozitif ayrımcılık zırvalarını destekleyen herkes fuhuş toplumu üretme projesinin piyonlarıdır!
Kadına ve LGBTİQ+ topluluklarına pozitif/erkeğe daima negatif ayrımcılık yapan, ailelerin parçalanmasına, eşcinselliğin yayılmasına ve toplumun çürümesine yol açan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı iftira kanunu iptal edilmelidir.
Evliliklerde zina, suç olarak tanımlanmalıdır
EVET KISACA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÖZETİ BUDUR..
Bu iğrenç ve insan onurunu ayaklar altına atan ve Türk İslam aile yapısını yozlaşma ya doğru götüren aile gibi kutsal yapıyı çökerten bu sözleşmeyi milletimize reva görenleri Rabbim şu mübarek günler hürmetine kahru perişan etsin.”
EVET, ben de bir kere daha tekrar edeyim: “Feminizm'in bilerek bilmeyerek arkasından giden, kadına pozitif ayrımcılık zırvalarını destekleyen herkes fuhuş toplumu üretme projesinin piyonlarıdır!
Kadına ve LGBTİQ+ topluluklarına pozitif/erkeğe daima negatif ayrımcılık yapan, ailelerin parçalanmasına, eşcinselliğin yayılmasına ve toplumun çürümesine yol açan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı iftira kanunu iptal edilmelidir.
Evliliklerde zina, suç olarak tanımlanmalıdır.”
ZİNANIN Suç olmadığı acı gerçeğinde, nice ocakların çöktüğü, yıkıldığı, perişan olduğu günümüz toplumunda, kadınların ne hale geldiği, olayların nasıl çıktığı, KADIN denen ANA’lığa talip değerin, günümüzde ne hale geldiği aşikârdır. Sadece Bursa’da bir yıl içinde on binin üzerinde ailenin boşanmış olması, tehlike çanlarının çalmasının üstüne çıkmıştır.
Kadınla Erkeği yaratan Allah, ikisinin özelliklerine göre sorumluluklarını sıralamış, iffet ve namusu ön plana almıştır.
“Alçalırsa kadın, Beşer alçalır, yükselirse Kadın beşer yükselir” ölçüsü ne güzeldir.
Bütün televizyon dizilerinde, filimlerde, tiyatrolarda, çeşitli etkinliklerde, müesseselerde, sokaklarda, eğlence yerlerinde, plajlarda, ticaret için kurulan BAR/PAVYON/DİSKO/MEYHANE/KERHANE……. Gibi yerlerde kadın bir metadır, zinanın penceresi ve kapısıdır. Para, Çağdaşlık, Medeniyet, Atatürkçülük, İlericilik, Cumhuriyet, Lâiklik…… dolmaları ile Namusu/Kadınlığı/Benliği/Ahlakı/Bedeni satılmaktadır.
Aziz Milletimizin oyları ile iktidara gelen AK PARTİ HÜKÜMETİNİN, ÖZELLİKLE REİSİN Dikkatini çekmek isterim.
Bir kaşık suda kasıtlı olarak yaygara koparan Devirimci yobazlara kulak vermeyin, aldırış etmeyin.
BU TÜR SÖZLEŞMELERİ, KANUNLARI ÇÖPE ATIN," BİZ BİZE YETERİZ!..."
………………………………………………………………….
TEBRİK:
Kadir Gecemiz ile Bayram’ın Aziz Milletimize, İslam Âlemine, Bursa’mıza ve hepimize hayırlar getirmesini niyaz eder, Fitne ateşinin ve korona belâsının defi için ellerimiz havada….
……………………………………………………………………….

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem